Gelin şimdide jeofiziksel manipülasyonlar sahasında nelerin yapıldığına ve halen yapılmakta olduğuna bir göz atalım.
Çoğu insan elbette insanların bu tür şeyler yapabildiklerine ya da yapmak istediklerine hiç inanmayabilir. Dolayısıyla bir deprem olduğunda çok az kişinin aklına şöyle bir soru gelir.''Bu doğal bir deprem miydi yoksa yapay mıydı?'' Açıkça söylemek gerekirse Gölcük depreminden sonra ben bu soruyu soranlardanım. Türk basınının en saygın isimleri farklı üsluplarla bu soruyu sormaktan kendilerini alamadılar. Taha Kıvanç, Can Ataklı ve Sedat Sertoğlu şüphelerini köşelerine aktaran önemli isimlerdi.
Nicola Tesla'nın '1935'deki kontrollü Depremi ,Teslaya göre ''telejeodinamikçilerin bir eseriydi. Tesla "yerin içinden hemen hemen hiç enerji kaybetmeden geçebilen ritmik titreşimlere neden olabilir ve bu mekanik etkileri karadan uzun mesafelere taşıyarak, çeşitli essiz etkiler üretebilirdi" diyordu. Senator Claiborne Pell tarafından yönetilen senato alt komuta oturumda şöyle söyleniyordu: "Şu anda bir anlaşmaya ihtiyacımız var...Dünyanın askeri liderleri fırtınaları yönetip, iklimleri değiştirmeden ve düşmanlarına karşı depremler oluşturmadan önce..." Senator Pell , böyle bir teknolojinin varlığı konusunda bilgi sahibi olmadığı için 1975 yılında düşmanlar için deprem oluşturma kelimelerini telaffuz etmemiştir.
Ayrıca 10 Aralık 1976 yılında Birleşmiş Milletler Genel Toplantısında "Askeri Ve Diğer Çevresel Değişim Tekniklerinin Düşmana Yönelik Kullanımının Yasaklanması Anlaşması"ni onayladığı rapor edilmişti. Eğer deprem oluşturma kabiliyeti dahil olmak üzere çevresel değişiklik yapabilecek teknoloji olmasaydı, böyle bir rapor yayınlamak acaba mümkün olabilirdi.
Gölcük depremi gibi
5 Haziran 1977 tarihli New York Times'da 28 Temmuz 1976 yılında Çin, Tangshan'da yaşanan ve 650.000'in üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan depremle ilgili bir yazı yeraldı.
3:42'deki ilk sarsıntıdan hemen önce , gökyüzü gündüz gibi aydınlanmıştı. Tıpkı Gölcük'te olduğu gibi. Temelde beyaz ve kırmızı olan ışıkları 200 mil uzaklıktan görmek mümkündü. Birçok ağacın yaprakları yandı ve gelişmekte olan sebzeler sanki bir ateş topu tarafından kavrulmuştu.
Bazı araştırmacılar bu elektriksel etkilerin elektromanyetik plazma ve top şeklindeki aydınlatmayla bağlantı olduğuna ve garip parıltıların da Tesla tipi teknoloji ve/veya HAARP benzeri vericilerden kaynaklandığına inanıyordu. Bu renkli ışığın parıltısı Tesla'nın 1935'te belirttiği "her çeşit emsalsiz etki"den biri miydi? Yoksa bu deprem , hiçbir şüphe duymayacak Çin haklı üzerinde uygulanan bir sistem testimiydi? Cevap kesinlikle doğal bir deprem gibi görünmediği şeklindeydi.
Ocak 1978'de Dr .Andrija Puharich'ın ,''Global Manyetik Savaş" ve Layman'ın 1976 ve 1977 yılında "Dünya Gezegenine Yönelik Alışılmadık Yapay Etkiler" başlıklı detaylı bir araştırma raporu yayınlandı. Dr. Puharich raporunda şunları söylüyordu: "1976 yılındaki büyük depremlerin yanında bir tanesi vardır ki özel bir dikkat gösterilmelidir. 28 Temmuz 1976, Çin depremi".
Specula dergisinin ocak 1978 baskısı, "Tesla Etkisi" adı verilen, bir çok bilim adamını inanılmaz bir şekilde etkileyen makale yayınlandı. Makaleye göre belirli frekansların elektromanyetik sinyalleri dünyanın gönderilebilirdi. Bu "sürekli dalgada şu an dünyanın yüzeyinden beslendiğinden çok daha fazla enerji bulunmaktadır.
1981 yılında nükleer mühendis ve Amerika'daki önde gelen Tesla araştırmacısı Albay Thomas Bearden ,Amerikan Psikotronik Derneğinde bir konferans verdi. Konuşmasının bir bölümünde aynı zamanda 1978 Specula dergisinde de tartışılan Tesla vericileri tarafından üretilen kalıcı dalgalardan bahsetti. Albay aslında HAARP'ın nasıl çalıştığını anlatıyordu:
"Yaptığımız şey frekansı değiştirmektedir. Eğer frekansı bir yönde değiştirseniz , enerjiyi dünyanın bir bölümünde hedeflediğiniz yerin ilerisindeki atmosfere boşaltırsınız. Havayı iyonize etmeye başladıkça, hava akış seyrini, jet gidişlerini vb. şeyleri değiştirebilirsiniz. Bu mükemmel bir hava makinasıdır. Eğer ani bir şekilde boşaltırsanız, bunun için küçük iyonizasyon elde etmezsiniz. Bu kez kıvılcımlar ve ateş topları dünyanın yüzeyine boşalacaktır. Bu aletle ileri geri oynayarak dünya çapında dev hava değişikliklerine yolaçabilirsiniz."
Mr. Bearden bunu nerdeyse eğlenceli bir hava oyuncağı gibi tanıtıyordu. Fakat bu aynı zamanda 28 Temmuz 1976 Tangshan, Çinide hatırlatıyor. Kuşkusuz 17 Ağustos Gölcük depremi gibi de...
1 ekim 1998 perşemde tarihli Hürriyet gazetesinin "Kıyamete Kadar Yetecek Enerji" başlıklı haberi konunun bir başka yönüne işaret ediyor olabilir miydi?.
"17 ağustos gecesi dünya enerji bombardımanına uğradı. Eğer bu radyasyon depolanabilseydi, dünya kendisine milyarlarca yıl yetecek enerjiye sahip olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder